Son Dakika:

DOWN SENDROMUNDA HEKIMIN AYDINLATMA YÜKÜMLÜLÜGÜ

DOWN SENDROMUNDA  HEKIMIN AYDINLATMA YÜKÜMLÜLÜGÜNE ILISKIN

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI HAKKINDA TJOD IZMIR SUBE HUKUK BÜROSU MÜTALAASI

Kadin Dogum Uzmanlari aleyhine down sendromu nedeniyle açilan malpraktis davalarinda, hekimin aydinlatma yükümlülügünü yerine getirip getirmedigi  bu meyanda hekimin  kusurunun bulunup bulunmadigi hususlarinda yasanan tartismalara Yargitay Hukuk Genel Kurulunun  2022 tarihli oy çoklugu ile verilen kesin  karari ile son verilmis oldu.

Down Sendromu  ve anilan sendrom ile baglantili testler ve amnio sentez islemi ile ilgili hekimin aydinlatma yükümlülügü , bu yükümlülügün sözlü mü yazili mi olarak  ne sekilde yerine getirilmesi gerektigi , protokol defterlerindeki kayitlarin  geçerliligi, amnio sentez isleminin red edildigine iliskin hastadan onam alinmasi gerekip gerekmedigi yönünde Yerel Mahkeme, Istinaf Mahkemesi ve Yargitay nezdinde  yapilan  farkli degerlendirmeler Yargitay Hukuk Genel Kurulunun son karari ile netlestirildi.

Yasanan somut olaa çerçevesinde hekimi %100 kusurlu bulan Yerel Mahkeme karari , anilan karari kaldiran istinaf Mahkemesi karari, ,Istinaf Mahkemesi kararini davaci hasta lehine bozan Yargitay Hukuk Dairesi karari, Yargitay Hukuk Dairesi kararini kabul etmeyen ve  kararinda direnen hekimi kusurlu bulmayan Bölge Adliye Mahkemesi kararlari neticesinde Yargitay Hukuk Genel Kurulu oy çoklugu ile kesin karar vererek  kararinda tespitlerini açik ve net olarak belirtti. Buna  göre;

Yargitay Hukuk Genel Kurulu’nun 2020/11-592 E, 2022/356 K nolu 22.03.2022 tarihli ve  oy çoklugu ile verdigi kesin kararinda özetle;

a- “Kanun’da belirtilen kisilerin protokol defteri tutmasi zorunludur. Protokol defterindeki kayitlar, aksi ispat edilebilecek karine niteligindedir.

b- Türk hukukunda aydinlatma yükümlülügünün yazili olarak yapilmasi gerektigine iliskin bir düzenleme yer almadigi gözetildiginde hastanin aydinlatilmasi sözlü ya da yazili sekilde gerçeklestirilebilir. Dolayisiyla aydinlatma yükümlülügünün yerine getirildigi hususu hekim ve zorunlu sorumluluk sigortacisi tarafindan her türlü delille ispatlanabilir. Bu kapsamda aydinlatma yükümlülügünün yerine getirilip getirilmedigi hususu somut olay özelinde hastanin egitimi, yasi, kültürel seviyesi ve hekim veya hastane tarafindan tutulan kayitlar serbestçe degerlendirilerek tespit edilmelidir. Bu itibarla somut olayda da davacinin 14 yildir çocugunun olmadigi, 38 yasinda oldugu, suni dölleme (IUI) yöntemiyle gebe kaldigi ve lise mezunu oldugu gözetildiginde davacinin X.X 2012 tarihinde hekim tarafindan kendisinden istenen üçlü tarama testini yaptirmis olmasina ragmen, ayni gün istenen A/S (Amniosentez) testi konusunda aydinlatilmamis oldugunu ileri sürülmesinin çeliskili oldugu, öte yandan protokol defterinde yer alan amniosentez ve down sendromu konusunda bilgi verildigine iliskin kayitlarin aksinin davaci tarafça ispatlanmadigi anlasilmaktadir.

c-Dosya kapsamindan sigortali doktorun çalistigi özel hastanede amniosentez testinin yapilamadigi, sigortali doktorun sadece gebelik takibi yaptigi ve amniosentez testini yapma imkâninin bulunmadigi anlasilmaktadir. Bununla birlikte CVC ve amniosentez gibi testlerin kesin taniya iliskin testler oldugu, bu testlerin tedavi olarak nitelemeyecegi, dolayisiyla anilan testleri yaptirmayan hastanin tedaviyi reddettigi anlaminin çikarilamayacagi çok açiktir. Bu itibarla amniosentez testi yaptirmayan hastadan amniosentez hususunda aydinlatildigina dair imzasini tasiyan yazili onam alinmasina da gerek bulunmamaktadir; ayrica sigortali hekimin kendisinin yapamayacagi bir islemle ilgili davacidan imzali, yazili onam almasi da hayatin olagan akisina aykiri olacaktir.

Dolayisiyla sigortali hekimin gebeligin haftasina uygun olarak gerekli tarama testlerini, amniyosentez ve ayrintili USG gibi tetkikleri önerdigi, davaciyi amniosentez ve down sendromu hususunda aydinlattigi, davacinin kendi iradesi geregince amniosentez testini ve ayrintili USG’yi yaptirmadigi ve sonuç olarak sigortali doktorun tibbî kötü uygulamasinin bulunmadigi ve kusursuz oldugu kabul edilmelidir.”denilerek

Hekimin kusurlu olmadigina karar veren Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararinin onanmasina karar verilerek bu konudaki tüm tartismalara  güncel olarak son noktayi koymustur.

 

Hukuk Genel Kurulu kesin karari ile;

1-Hastanin yazili aydinlatilmasi zorunlulugu  olmadigina karar vermistir.Dolayisiyla Hukul Genel Kurulu, hekimin hastasini sözlü veya yazili olarak aydinlatmis olmasi halinde sorumlu tutulamayacagini karar vermistir.

2-Yine anilan Kurul Kararina göre,  Amniosentez testi yaptirmayan hastadan amniosentez hususunda aydinlatildigina dair imzasini tasiyan yazili onam alinmasina gerek  bulunmadigina karar verilmistir. Bu karara dayanak olarak “ CVC ve amniosentez gibi testlerin kesin taniya iliskin testler oldugu, bu testlerin tedavi olarak nitelemeyecegi, dolayisiyla anilan testleri yaptirmayan hastanin tedaviyi reddettigi anlaminin çikarilamayacagi çok açiktir. Bu itibarla amniosentez testi yaptirmayan hastadan amniosentez hususunda aydinlatildigina dair imzasini tasiyan yazili onam alinmasina da gerek bulunmamaktadir; ayrica sigortali hekimin kendisinin yapamayacagi bir islemle ilgili davacidan imzali, yazili onam almasi da hayatin olagan akisina aykiri olacaktir” gerekçeleri belirtilmistir.

 3-Yine kararda protokol defterlerinin  hekimler için aksi sabit olana kadar  ispat araci olduguna karar verilmistir.

Sonuç olarak güncelde su an için down Sendromu sebebiyle kadin dogum uzmanlari aleyhine açilan ve tazminat karari verilen tüm dosyalarda Yargitay Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararina uyulmasi zorunlulugu bulunmaktadir.

Ancak önemle belirtmek isterim ki  kesinlikle su unutulmamalidir her somut olay kendi  somut kosullari  içerisinde degerlendirilecek olup, tüm down sendromu ihtilaflarini  karara dayanak teskil eden dosyayla birebir es tutmak  ve sonucun ayni olmasini düsünmek bizleri hataya düsürebilir.

Zira Anilan Kurul kararinda da dahi bir kisim üye hekimin üçlü tarama testi sonucunda elde edilen sonucu,  kesin tani için basvurulabilecek yöntemleri, bu yöntemlerin risklerini hastaya açiklamasi ve bu açiklamanin hastanin sosyal ve kültürel düzeyine uygun olarak anlayabilecegi sekilde yapilmasi gerektigi, hastayi bu sekilde aydinlatma yükümlülügü bulunan hekimin bu yükümlülügünü mevzuata ve usule uygun sekilde yerine getirdigini ispatlamak zorunda oldugu, hekim tarafindan düzenlenen protokol defterindeki kayitlarin delil olarak kabul edilemeyecegi, bu itibarla direnme kararinin Özel Daire bozma kararinda gösterilen nedenlerle bozulmasi gerektigi görüsü ileri sürmüs olup Kurul Çogunlugu aksi yönde oldugundan bu görüs benimsenmemistir.

Dolayisiyla , böylesi riskli durumlarda aydinlatma yükümlülügünü yazili olarak yerine getirmek, A/S ile ilgili   bilgilendirmeyi, sonuçlarini ve risklerini  içeren aydinlatmayi yazili olarak yapmak ve çok büyük riske ragmen A/S reddediliyor ise bunu yazili olarak hastadan temin etmek, olusabilecek hukuki süreçlerde yasanacak belirsizlikler hekim lehine tartismaya mahal vermeksizin kesin olarak  ortadan kaldiracak olup imkan ve zaman varligi durumunda, belgelendirmelerin yazili olarak yapilmasinin hekimlerin yararina olacaginin açik ve net oldugu kanaatimdir.

Konu ile ilgili sorularinizi asagida bildirdigim mail adresine iletebilir  ayrica telefon araciligi ile de tarafima ulasabilirsiniz.

 

Saygilarimla,

TJOD IZMIR SUBE HUKUK MÜSAVIRI

AV.ARB. GÜLDEN SAYLAM

Email:avguldenersoz@yahoo.com

            0505 564 8056